27 Temmuz 2011 Çarşamba

Dar Hejiroke


Ben çok üzüldüm ona pet şişe attıklarında, yuhladıklarında...kalbim kırıldı. İşin aslı bu.

“Biz”i “onlar” üzerinden tanımlayan, duygularına sabır gösterememiş, kendini, keskinliğinden ve etrafındaki kendi suretinin çokluğundan dinlemiş...bir kaç on kişi...sesini durdurmuş onun...git demiş...aşağılamış...müziğini orta yerinden kırıvermiş.

Yavuz Turgul’un yönettiği “Gönül Yarası” adlı film başlı başına güzeldi ya hani, ama Aynur Doğan olmayaydı ne ağlatacaktıki bizi? İçlerimizdeki o derdi yükü,  ifil ifil aileden, merhametten, sevgiliden turuncu güneşlere yatırılmış, rafine edilmiş, hareşo örgüsü gevşekliğinde hüzne  kim böyle ustaca teslim edecekti?

Film, film oldu sesinin bakır hızmasıyla. Müzisyen az mı doktor?....Bir ağrı kesimi ...bir ateş düşümü,bir can havli sonu benim için.Değmez mi minnete bilmem ki...kürt diye ağlatamaz mı,şükrettiremez mi sesindeki deryaya ennihayet?

Duygularımın sahip çıktığının, sırf ırkı, kökeni, dili yüzünden acıtılmadığı, yaralanmadığı bir coğrafyada yaşamak istiyorum. Her şeyin bu kadar çabuk ters yüz edilmediği,öfkelerin insanlık adına dönümsüz yitimlere “nasıl oldu bilmem birkaç saniyeye” dolmadığı,her şeyin bu kadar “ben”,”sen”,”biz”,”siz” ,”hele onlar”lığının hunharca ezmediği bir coğrafyayı özlüyorum.

Bir sesin duruluğu ve doluluğu karşısında gözlerim dolduğu zaman,sesin sahibine pet şişe atılmasını,onun incitilmesini istemiyorum.Bu beni küçük düşüyor.

Aynur Doğan’ın o derya sesinden gerisine şüphe etme ihtimali beni kendime düşürüyor.

Çok kırılıyorum o zaman. Onu üzenin kökenim yüzünden ben olduğumu hissediyorum bir yerde. Mahçup oluyorum. Sonra toparlamak için bende bir "biz" ama "onlar" bizden değil elde ediyorum. Kendimi o kökenin içinde ayırmak ayrı bir aklı selim noktaya koymak zorunda hissediyorum.

Bu  beni kırıyor.

"Kökenim".. anlamını bilmesemde bu dilde de ağlamak istiyor.


Aynur Doğan-Dar Hejiroke
http://www.youtube.com/watch?v=qREQ2T6nS80&feature=related