Bence her hamileye bir kahraman, bir kaç da
Çarli’nin Melaikelerinden lazım.
Sanırım ben şanslıyım, çünkü Memo vardı.
Kahramanım.
Amazon ormanları gibidir
benim kocam. Gürbüz, yemyeşil, büyülü huzurlu, kütür kütür şelaleli, değişik
dağ çilekli. Bir değil ikidir, iki değil, üçtür. Yürürken yürürken hayran
olunur. Konduğu kaba yavaş, dikkatli ve incelikli yayılır. Zekası
göğsünde, çiğ etin tavada döndürüle döndürüle mühürlendiği gibi tavlanarak
kıvamlaşmış, şahsiyet ve karakter olarak tavırlarına lezzetli bir ana yemek
ağırlığında kurulmuştur.
Bence tüm süper kahramanların
dokuz aylığına hamilelerin yanında staj yapması lazım. “Hamile insanı” ile başa
çıkan, dünyayı insanlığı falan bence totosunun ucu ile bile kurtarabilir.
Örneğin ben fiziksel olarak harika bir
hamilelik geçirdim. Taş çatlasa bir ay midem bulandı, o da sabahları serviste.
Beş kilo muz yiyim, arkasından üç bikmek, on ila on beş kilo arası can eriğe
kafa koyiim gibi bir aşerme durumum olmadı. Mide yanması bakımından en fazla ağzımdan
son aylarda birkaç ejderha çıktı. Yok kasık ağrısı, yok bacak krampı, aman
kafam çatladı çatlayacak şikayetlerim olmadı. Dediğim gibi fiziksel olarak çok
nefistim bence. Sadece çeçe sineği, tüm aşiretini toplayıp, aman da
Zeynep Hanımlar da burdaymış yalakalığıyla bir temiz soktu beni sanırım, beş ve
dokuzuncu ayın arasındaki aylar dışında sürekli uyudum. Dokuz ayın sonunda
toplam on iki kilo aldım ki tereyağlı beytiyi kıymetli bir uyuşturucu olarak
gören kendimden şöyle bir yirmi kilo bekliyordum aslında. Göbekte, totoda
beklenen çatlaklar vuku bulmadı, eğer daha önceden bir seksapelim var ise zayi
olmadı.
Heee, tabi o kadar hormonun bir yere etki
etmesi lazım değil mi? Hangi şahsı muhterem organ dersiniz? Kafası karışmış on
aslan gücündeki hormonlarım sağolsunlar göbeğimi değil de kafa tarafımı oldukça
çatlattılar. Zayi oldum.
Her şey mi üzer kardeşim bir insanı?
-“Mehmeeettt, o reklamdaki kadın ne kadar
hüzünlü bakıyordu, çok yalnız bir insağğn, ühühühühühhü” ( ped reklamı)
-“Hayır bağırdın, hüngürrrt, bağırdın bana,
sesin bağırma gibi çıktığğğ” (karıcım üşürsün, camı kapıyorum)
-“Ulaaaaaynnnn, dalarııım ulan sana, in lan
aşşaa, .ötün yiyosaa in aşşaaağaaaa” (ineceğim yeri biraz geçen minibüsçüye)
-“He, akşam geç mi geleceksin eve? Neden? He,
bir düğüne gitmen gerekiyor, akraban… anladım…hııı…peki o zaman, görüşürüz”. (Sanırsın Nikaragua’ya gitti, 5 yıl
gelmeyecek, akşam Mehmet gelene kadar ağlamaktan mor erik olmuş gözler, çok
yalnızım)
-Yok bu iş olmayacak, başarısız olacağız, her
şey karanlık, hakkımda hiç iyi düşünmüyor, galiba bu da beni sevmiyor, benim
neyim varki, vay bana vaylar bana…vır vır, bır bır, uykusuz takık geceler…hüngürt.
Bir gün bile beni boğma, iki tane ağzıma
çarpma emaresi göstermedi Mehmet. Sonsuz sakin, haklısın karıcım, tamam karıcım
repliği ile sıcacık göğsünü bana siper ederekten hormonlarımı profesyonel bir
tenisçi edası ile karşıladı. Ağlama krizlerimi hiç bastırmadı, içimde ne kadar
küçük kız çocuğu varsa son sümükleri de akana kadar hıçkıra hıçkıra ağladılar.
Öfke krizlerimde uzun tırnaklı kedili kadın olduğumda, durduk yere 8. oktavdan gürlediğimde,
küfür ettiğimde, kendimi yerlere atıp, böğürdüğümde, haklılık aramadı, egosunu
ortalara çıkarmadı. Çok cıvıttığımda, sınırlarını tok sesi ile belli etti,
hamile olduğum için bu sınırın ötesine geçmeme kararı olduğunu, bu karar
nedeniyle olsa bile bokunu çıkarmamam gerektiğini net ve tek celsede bana
iletti.
Bunun dışında; alışveriş yaptı, yer sildi,
çarşafları düzeltti, çamaşırları yıkadı, bulaşık makinesini doldurdu, tabakları
yerleştirdi, üstümü örttü, kaldırdı, indirdi, bebek alışverişine katıldı,
sağlıklı yememe özen gösterdi, karıcım çok güzel olmuşsun dedi, yorgunluktan
ölürken, sırf ben hava alayım diye erken kalktı, beni gezdirdi, çiçekler aldı,
tamam bırak ben yaparım dedi, son ana kadar kadın olduğumu unutturmadı, bebekler
ile ilgili belgeselleri usanmadan seyretti, aldığım küçük bir çorapta bile
benimle birlikte mutlu oldu.
Spaydır Meni tüm bunları yaparken bir
düşünsene? Öyle haybeden süper kahraman olmak kolay.
Yazımızın başında sadece Çarli’nin
yetmeyeceğini, yanında birkaç melaikenin de zaruri olduğunu söylemiştim.
Bu melaike kesimi, anne, anane veya muadilleri
(teyze, abla…vb.) olabilir. Önemli olan karşılık beklemeden, özveri ile
hamileye yardım edebilmeleri, her türlü psikopatlığında onu sevmeye devam
edebilmeleridir. Sanırım annem ve ananem olmasa idi, aç kalırdık, kafamızda bit
olurdu. Çünkü ben yemek yapmak yerine uyumayı, temizlik yapmak yerine uyumayı,
bebek alışverişi yapmak yerine uyumayı tercih ediyordum. Bu kesimin üzülmeye,
stresli olmaya kesinlikle hakları bulunmaz. Bir kere üzülseler, hamile insanı
bunları çok sevdiği için, üzüldüler diye üç yıl ağlar, kafasına takar,
üzüldüklerine üzüleceklerine pişman eder onları. Stres olsalar ve es kaza
hamileyle bir tartışmaya girseler, hamile gün içinde biriktirdiği hormonları
ile aniden bir Street Fighter ambiyansı yaratabilir, aduuuket yapabilir, fakat
hemen arkasından pencereden hezeyanlar içinde atlama girişiminde bulunabilir.
Hadi ayağı takıldı düştü, allah muhafaza kimse vebalini almak istemez. Bu
kesimin ilgisi alakası hamile için temel olmakla birlikte, bebek ve süreç hakkındaki
tecrübeleri de kendini güvende hissetmesini sağlar. “Hııı, öyle mi diyosun
anne, hıı, bebek saç parlatıcısına ihtiyaç yok mu, anladım, ama internette
okudum, çok faydalı diyor, hıı, tamam salak olmıycam tamam anne”.
Melaikelere ek olarak, sabırlı iş arkadaşları
da çok önemlidir. Bebeği değil de hamileyi bir suyun içinde gibi hayal ederler
ve onun henüz gelişmemiş, gelişmekte olan bir infant olduğunu düşünürlerse
işler kolaylaşacaktır. Eğer iş arkadaşı olarak birinin hayatında unutulmaz
olmak istiyorsanız, ona yardım edin. Örneğin, sen stres olma ben şu işi yaparım
deyin, ardından üç yıl eve temizliğe çağırabilirsiniz. Öğle yemeğine çıkış
zamanlarına dikkat edin, yemek zamanı geçtiği takdirde içinden büyük bir öküz
çıkabilir veya tansiyonu ikiye düşebileceği için başınıza bela olabilir.
Hamilenin yakın arkadaşı iseniz,
arkadaşlığınızın eskisi gibi devam etmesi yapabileceğiniz tek şey hamile kalmak
olabilir. Nitekim içki ve sigara kullanamayan, üçüncü cümlenin sonunda esneyen,
zora gelemeyen hamileyi çekebilmenin, onunla eskisi gibi ruh eşliği
yapabilmemin yöntemi ya koala olmak ya da hamile olmak olabilir.
Dokuz ayda emeği olan herkese gönülden
teşekkür eder, tüm hamile ve hamile yakınlarının gözlerinden öperim.