8 Ağustos 2021 Pazar

J.M. Coetzee

 

Nihilizm hiç değil…

İki haftadır, yağlı, sıkıntılı bir çeper ile uyandık…

Lohusayken böyle uyanırdım.

Hüzünlü,

Rahmimden, orta yerimden bir şey gelip, gelip, burnuma dikilirdi.

Böyle bir cereyan bilmiyorum.

Şangır şungur gözümden boşalan şeylere şaşkın kalırdım.

Dilime tuzu geldikçe, daha da bir ağlama seli.

Yarım gün ağlama özgürlüğü…

Böğürebilip.

Kendini eline geçene gömüp.

Yerle bir.

O zaman sanki devam etmeme özgürlüğün var çocuk doğurdun ya…bir hoşgörü.

Bu sefer devam etmelisin.

Misal çalışmalı, günlük hayata karışmalı, çoluğuna çocuğuna bakmalı, devam etmelisin.

İşin berbatı devam edebiliyorsun,

Dürüst olmak gerekirse.

Annem, onlar da kendi aralarında haberleşirmiş diyor.

Yunuslar haberleşiyorsa, ağaçlar neden ağlamasın?

Sonra gösteriyor, bak kızım buralar geçen sene yanmıştı, bak görüyor musun, nasıl da dibinden yine yeşillenmiş!

……………………..

Yanmayı anlamak?

J.M. Coetzee’nin “Utanç”ını okuduğum bir ana denk geliyor.

Kendi kızına tecavüz eden 3 adam, onun da üstüne alkol döküp bir kibrit çakıyor.

Nedense hikayede çok da yanmamış gibi hissediliyor.