19 Mart 2021 Cuma

Aşk?

Şindi her ne kadar büyüdüysem, matematiğe karıştıysam, ilkelliğimden gurur ve zevk duymayı öğrendiysem de…,

Söz konusu insan ırkı arası aşk ise,

Bir boğa burcu olarak (ki bu Venüs oluyor yıldızlar şeyinde) bayılıyorum olay mahallinde olmaya.

Seyirci, esas oğlan, figüran, ak saçlı dede…

Yok hacım, o yalan değil katil olay mahalline döner meselesi bence.

…………………….

Bu kültür… ne kadar maskulin olmayı öğretmiş benim cenerasyonuma bir aşk olayı zuhur ettiginde.

Niye çiçek, böcek olamadık ki biz?

Sevgi, semiha, mirhan, gül?

Soru grubumdan bir cevap bekliyorum.

Ayşe, Nazlı?

………………………

Aşkın erişebilme ile ilgili sorunu bana çok cüzi geliyor.

Eriştiğinde elindekini nereye koyacağını bilemeyen bir aşk,

Bana Yiğit kadar masum, çocuk, gerçek ama büyümesi gereken bir şey gibi gorunuyor.

Her kez çocukluğunu özlüyor sanki aslında.

Hormonların ateşlediği, bedenlerin istediği,

Erişmek isteyen ruhların düşlediği, onunla deliksiz sarılmış olmak değil mi bir nevi?

Karışmak istiyor insan.

Sonrasını düşünmeden karışmak.

Kendisini saran, besleyen, doyuran, ama kesin kez çıplak olduğu bir yer…

Sonrasını hiç bilemediği, ılık, sıcak, bilmesinin gerek olmadığı, pirüpak orada olduğu bir yer.

Çok canlı, çok damarlarında, teninde, besininde, yaşamın ortasında attığı bir yer olmuyor mu aşk?

Yediği, yedikçe, kokladıkça, karıştıkça doymak istediği bir yer…kişi adeta?

Veya öyle olacağını düşündüğü?

………………….

Ana rahmi?


Romantikilizm

 İzmir’de bir hediyelik eşya dükkanına girdim.

Tabi o zaman yeni İzmir’liyim, İstanbul’a döndüğümde bir şey götüreyim çabası var her İstanbul’un dışına çıkan beyaz yaka gibi.

Ay o da ne kadar beyaz bilemiyorum tabi, mavi, mor, bişey...

Zengin felan da değiliz tabi bütçeye uygun bişeyler…

Çok baktım zaar.

Bunu cüzdanına koy dedi.

Tipi çok hatırlamıyorum.

Ay salak romantik, yaşlı, yogacı, klişe romantiksel dediydim içimden.

Nazik...aldıydım, ayıp olmasın diye cüzdanıma koyduydum.

Şu kadar değer vermedim.

Klişeler hiç yer bulmaz bende.

Bi havam var ya.

Her şeyi kaybedebilirim fiziksel eşya bakımından.

Alışıkım buna.

Benimle yaşayanlar da alıştı.

Eşyaya bağlılığım sıfırdır.

O nedenle sürekli anahtarımı kaybederim.

Saklamışım.

Bit kadar bir deniz kabuğu.

Bunu sen cüzdanına koy da hatırla demişti.

Hiç sevmem hayatın sırrını veriveren romantikleri.

Yannız,

Her ne kadan bana hiç değmeyecek bu romantikliğin,

Bir aslı varmış.

Bunun ananemden farkı yokmuş aslına bakarsan.

83 yaşındayken hala bana yelek örmek isteyebilen bir ananem var.

O benim ananem olduğu için her bir hareşo bu kadar romantik ve değerliyken, neden amcanın deniz kabuğu şeysi benim yakınım olmadığı için götümün kenarında karşılandı hiç anlamadım.

Bu kadar küçük olduğunu hatırla demişti.

Gizli romantikilizm mi var bende?

Co-with?

 

Şimdi bizim insan ırkı olarak, en şeyimiz her şeye uyum geliştirebilme şeyi ya,

En tuhaf şeyler, koşul olarak zihnimize kazındığında semavi bir devam edebilme direnci oluyor.

Bu nedenle insan, evet bu kusurlu/kısıtlı bir doğa ile hiç de azımsanacak gibi bir şey değil bence.

Karanlığa da aydınlık kadar hayranım, onların farkında olunduğunda.

Dünyanın şifacısı olarak verilenleri kelimelerimle lekelemeyeceğim.

Keza acı illa ki gerekiyor.

Veya muadili.

Fiziksel acı ile ayna olmuş, bilmese bile dünyanın iplerini tüm hava cıvalarımız için gerçekten tutmuşları anlamam mümkün değil.

Ben bir konfor alanından duyuyorum elbette.

Şükür ki 40' ı aştığımda duyduğumu azımsamayacağım da diyebiliyorum.

Oysa duymaya fırsatı olmadan doğrudan ayna olanlar var.

Cerahat, apse, tecavüz, kan, cinayet, adaletsizlik, kemik kırığı, asit, kesik, çocuğunun kesik kafası, kolu, sevdiğinin yok vücudu, çığlık, kanser, bir anda buharlaşma…ile dolu.

Çokça kişi var.

Sonra diyoruz ki 1 yıldır evden çıkamıyoruz.

Psikolojilerde sıkıntı var ciddi.

Bir de ölüm korkusu.

Niye bu kadar uzaktı ki ölmek bize?

Orada, belki bir sokak, bir gün ötesinde, o kadar insan yukarıdaki en uzun cümledeki şekliyle ölürken?

……………….

Korkuyorum.

Ne de olsa basit bir insansıyım.

Ama zerkedilmesinde yine de bir ışık görüyorum.

Covid’in.

Tanımı ne hızlı bold yaptı değil mi?

Kapitalizmin bence son ve en iddialı seksapeliyle.

Ölmek…evinizde, sokağınızda, en sevdiklerizde, di-bi-niz-de!

Seksapele bayılırım.

Kapitalizmin tanımayı muhteşem isabetli bir harmonik ortalama ile başardığı her insansı gibi.