6 Kasım 2020 Cuma

Lay lay lom!

 

Günaydın.

Uyandığında izlemeyi sevdiklerim oldu.

Şanslıyım.

Her bir aşka, annem dahil…baktım.

Yiğit’in uzun…simsiyah kirpikleri yanaklarını gölgelerken…

Kıvrık…yukarı kaşına değdi..değecek…

Muhteşem kokulu bir nefes…

Minik bir burundan geniş açıda dağılarak simsiyah kirpikleri yalayan bir rüzgarın yukarı kıvırdığı kirpikler…

Ben bunların gerçek olduğunu hissetmek için hala dudaklarımın arasına alıyorum.

Memo’da Yiit’de bu tuhaf kontrole alışkın.

Sevdiğim bir mahallelim astrologtu.

Mahallemdeki mucizeyi tek değil çok sefer  ben gördüm. Kaç kişi mahallesine dikkat kesiliyor bilmem,bence kesilmek lazım:

Dedi ki:

Memo…önceki hayatında da oradaymış.

Bu işaret seyrek.

Ruh eşisiniz.

Memo…

Izdırabı hiç bir yük olmaksızın varlığımın bazı ilmiklerinde doğaçlama orada. Ben bir şey yapmadım.

Tüm acılarımın ötesiydi.

Benim babam bir şekil yoktu.

Onun babasının beyni ayaklarının arasından akmıştı.

Ben iki yıl sokağa çıkmamıştım.

O iki yıl yataktan çıkmamıştı.

Ben okuldan sonra tezgahtarlık yapmıştım….Unutmak…düşünmemek için.

O okuldan sonra muavinlik yapmıştı. Bilgisayar alabilmek için.

O yurtdışında yüksek lisans kazanmıştı. Ablası kanser olduğu için her şeyi iptal edip, ona bakmak için Kahramanmaraş’a taşındı ve saçlarını O’a vurdu.

Ben de yurtdışında yüksek lisans kazanmıştım. Babam iflas ettiği için beni bavulumu topladığım son gün gönderemeyeceğini açıkladı.

Bilet parası bile yoktu.

O zamanki erkek arkadaşım gitti.

Ben kaldım. O’ra vurduğum bayağı birşey oldu…somutlaşmasa da saçlarımda.

Ben bir şarkı söyledim.

Memo duydu.

Bi tek bu oldu aslında…inanmanın mümkün olmadığı bir şekilde.

Memo bilmiyorum neden peşimden İstanbul’a geldi.

Netti.

İlk telefon konuşmamızdan 6 ay sonra benimle evlendi.

İstememem bariyer değildi.

Telefon açmamam, kaçmam, ağlamam….

Son günden bir önceki gün Sevgi ile nasıl kaçabileceğimi planlıyordum.

Annem…”Mehmet çok iyi biri, sakın sapıtma! ” dedi kesin, net bi şekilde.

Evlendim.

Bayağı güzel bir gelindim bence.Kürtçe “eri” bile dedim gözünün içine bakarak evlilik memurunun.

……………………………….

Tüm nedensiz ağlamalarımda oradaydı.

Neden bilmiyorum etimi sevdi.

Öyle kıvır kıvır ve çok havalıyken değil.

Etken..kokuyken…oradayken…her ne isem…

Yeşil yeşil kusarken…çok zavallı bir halimde…hayatımda gördüğüm en gerçek,samimi, endişe eden gözler ile bana baktığı yerde.

Kokladı….ve etimi sevdi.

İlkelsek, böyle diyebiliriz.

Ben de çok sevdim onun etini.

Eti öğrenmeyi kimse bilmeyebilir…

Çokça kokladım.

Saçının kökünü..

Burnunun bittiği yerin kıvrımını…

Göğsündeki her bir bukleyi…

Sımcıcak ellerini, mükemmel olan veya olmayan tırnak diplerini…

Uyurken ağız kokusunu.

Çokça…bayağı bir izledim.

İlkel ve temizdi.

Çokça da IQ yüklüydü. Hikayesinin sonu götünün ucu ile mühendisti. O yokluğun içinden.

Her şeyin dışında benimle birleşiyordu.

Gözümün içine bakarak…

İlkelce…tüm ihtiyacıyla…özlemiyle..vahşiliğiyle…

Ama yine de tümden kendinden geçmeyerek…sımsıcak ellerimi tutarak…en ufak bir sesimde geri çekilerek…küçücük bir kızı kollayarak.

............

Bu şu!

Bu cenneti yine bu hayatımda bile  geri veremessem….????

Lafuguzaf

Neden kendime bozuğum bu akşam?

Benim ananeme (83) kimse fotoğraf yollamıyormuş.

Oysa en çok o uzun süre ve layıkıyla bakıyor vatsaptan gelen fotolara.

İki can dostum hasta…gece 3' te uyanıyorum son iki gündür..nedensiz.

Çok sigara içiyorum soğuk balkonda…nefes alıyorlar biliyorum…acaba alamayabilirler mi?

Alamazlarsa da çözüm var, orası kesin diyorum, yok canım diyorum, analitik uyuyorum.

Sikik, yoğun ötesi bi tempo alıyor beni gün içinde.

Örtüyorum tüm karşılaşmalarımı matematik ve netlik takıntısının peşinde amade…

Muhteşem kadınlar ve erkekler ile karşılaşılıyor insan iş yaparken…tüm garip, anlaması gereksizlerin yanında.

Çok uzun efor veriyorum bu görev takıklığından…

Oysa…

Ne için dünyada olduğunu bir anlamaya zaman ayırması gerekmiyor mu doğmuş olanın?

Doğmuş olan doğurmuşsa zorlu bir soru bu.

Şafak olsa, “ablam demek ki zamanı gelmemiş, öyle olsan, öyle olurdu zaten” derdi.

Kuzum.

Öyle olan çok şeye ragmen…öyle olması için nedense hiç bir şey yapmadığım bazı kritik şeyler var.

Bu şeyler için kısıtlı zaman kaldığını görüyorum bu gece.

Sözlerin ve olanın merhameti içime dikilenin gözlerini ehlileştirmiyor bu gece.