Avishai Cohen, Svensson Trio,
pachelbel’s canon in d major ...girizgahı.
Tori‘mizin sorta fairytale’i, sirens’ı..
Ayşegül’ün durum leyla’sı...
Biraz iç çocuk sakinledi. Ateşi düştü.
“Birinin kim olduğunu mu merak
ediyorsun, ona güç ver” demişti.
Büyük laflar etmeyi, içki içmeyi,
kitapları, kadınları, cerrahi operasyonları severdi. Gündelik hayatta,
sorumluluklarda, iletişimde, kabul etmekte kötüydü. İçini dışıyla
dengeleyemiyordu.
Komikti.
Daha doğrusu komiklik yapmayı severdi.
Ben ellerini severdim. Sıcak, yumuşak ve
şiirli.
30’lu yaşlarımda gördüğüm bir rüyada çok
ağlamıştı. Ben böyleyim, seni biliyorum, yapamıyorum işte diye alnını alnıma
dayayıp uzun süre sarsıla sarsıla ağlamıştı. Yapamadığını ilk defa şaşkınlıkla
anlamıştım. Ben yapmadığını düşünmüştüm hep.
Benimle olmayı kendine, hayatına
sığdıramadığını düşünüyorum. Bir hayatı oldu mu bilemiyorum.
En çok anlam veremediğim şeyler için
kızdım ona. Kaybolmaktan sıkıldığım için. Naz yapmaya, şımarmaya, salmaya
fırsatım olamadığı için.
Şimdi yaşamak için yapmayı bildiği en
iyi şeyi yaptığı için kızamıyorum ona.
Tüm narsist patalojisinin altında iyi
yürekli bir çocuğun burnunun kanadığını duyuyorum.
Genlerimde akıyor
yanlızlığı. Genetik bir yalnızlığa karşı durmak zorlu oldu. Mehmet ve Yiğit,
ilgili yaşamsal fonksiyonlarıma ritmini vermeseydi uzun çizgi çok uzak değildi
bence.
Umarım bu sefer yapabilir.
Bir kadını sevebilir.
Babam.
Evlendiğinde.
Çok içten, çok candan ve çok anlaşılabilir.. İç çocuğun sakinleşmesiyle işte böyle etkileyici bir yazı çıkmış. Umarım bu sefer YAPABİLİR. Sevebilir.
YanıtlaSil